Çocuklar duygusal ve davranışsal zorlanmalar yaşadıklarında, genellikle bu zorlanmalar çözülmesi gereken sorunlar olarak görülür ve çocuğun davranışlarını ortadan kaldırmanın bir yolu araştırılır. Ancak odaklanılması gereken temel şey çocuğun davranışlarını ortadan kaldırmak değil, aile sisteminin farklı alanlarındaki zorlanmaların fark edilmesidir. Buralardaki değişim ve rahatlama çocuğun duygusal ve davranışsal zorlanmaları için de bir rahatlama sağlar. Aslında düşünülmesi gereken temel şey çocuğun bu davranışı ile bize ne anlatmak istediğidir. Ebeveynler bazen çocuklarının konuşmaması, yemek yememesi, odasını toplamaması, ödevlerini yapmaması veya kendine zarar vermesi gibi durumlarla karşılaşırlar. Bu tür davranışların altında neler yattığını anlamak için aile sistemi, ebeveynler arası dinamikler ve ebeveyn-çocuk ilişkisini ele almak gereklidir. Çocuklar bu davranışlarla aslında bir ihtiyacını ya da zorluğu anlatmak istiyor olabilir.
Bazen çocuklar aile içinde duygularının kabul edilmediğini hissettikleri ya da anlaşılacaklarına inanmadıkları için zorlandığı duyguları ifade edemezler. Özellikle bakım veren ile duygusal bağın zayıf olması ve bir başkası ile ilişki kuramama durumu ile çocuğun duyguları içinde birikir ve farklı şekillerde dışarı taşar. Eğer aile içinde sık sık çatışma, anlaşmazlık ya da kopukluk yaşanıyorsa ve çocuk duygularını ifade edemiyorsa, bu durum konuşmama, yemek yememe, kendine zarar verme gibi kendisini gösterebilir.
Bazen ebeveynler kendi aralarındaki ilişkide yaşadıkları sorunlara ya da çocuklarıyla yaşadıkları zorluklara odaklanırken, çocuk üzerindeki yansımalarını fark edemezler. Ebeveynler kendi ilişkilerindeki zorlanmaları çocuğa yansıtmaları ile çocuktaki bazı davranışları sorun olarak görme eğiliminde olabilirler. Genellikle bunun farkına bile varmayabilirler.
Bazen de ebeveyn-çocuk ilişkisindeki zorluklar veya ele alınamayan çatışmalar çocuğun duygusal zorlanmalar yaşamasına yol açabilir. Çocukların kabuslar, canavar korkuları veya kendine zarar verme gibi davranışları, aile içindeki çatışma ve zorlayıcı duyguların taşınamaması ile ilişkili olabilir. Çocuğun bir şeylerden korkması sadece dış dünya ile değil; iç dünyasında taşıdığı duygusal yüklerle de ilişkilidir.
Sonuç olarak, çocukların duygusal olarak zorlandığı anlarda duygularını entegre edebilmesi ve tüm duyguları barındırabilmesi için ebeveynin desteğine ihtiyacı vardır. Sıcaklık ve sevgiye, mutlu eden, üzen ve öfkelendiren şeyler hakkında konuşabilecekleri güvenli alana ihtiyaçları vardır. Çocuklara güvenli bir alan sağlamak için sınır koyarken tutarlı olma ve çocukların da sevebilecekleri aile kuralları belirlemek oldukça değerlidir. Duyguları taşımak, inkar etmemek ve ifade edebileceği alanlar açmak güvenli ilişkinin anahtarıdır.
Derleyen: Klinik Psikolog Tuğba Özkan
Referanslar
Bebek, Çocuk ve Gençlerin Duygu Dünyasını Anlamak, Çocuk, Yetişkin ve Aile Psikoterapisti Jeanne Magagna ve Uzman Psikolog ve Psikoterapist Nil Ertürk, 2024
Commentaires